Sinop'ta şelale keşfine çıkıyoruz.
Erkenden kalkıp köy kahvaltımızı yaptık, yürüyüşe uygun kıyafetlerimizi giydik, dağ bayır yürümeye, dere tepe tırmanmaya hazırız...Bizi bekleyen 28 şelale var!
Erfelek Tatlıca Şelalelerine arabayla gezine gezine gittik.
Yolda, baraj gölünün yanından geçerken manzaranın güzelliğine dayanamayıp durduk.
Arabayı kenera çekip, gölün kıyısına yürüdük.
Dağ tepe binbir çeşit yeşil var burada. En sevdiğim renk de yeşil olunca her gördüğüm yeşilin resmini çekmişim, hazırlıklı olun!
Biri kıyıda biri sağdaki yamaçta kurulmuş şu iki küçük köyü beğendim, ne kadar sevimli duruyorlar, hem orman hem göl manzarası içinde.
Yeşillere biraz da yakın çekim...
Baraj gölünden sonra arabaya geçip yakınındaki şelalelere gittik.
Tatlıca Takım Şelaleleri yaklaşık 2 km. uzunluğunda birbirini yükselerek takip eden irili ufaklı 28 şelaleleden oluşuyor. Eşsiz doğal güzelliklere, orman dokusundaki fauna ve floraya sahip bölge endemik türleri de içinde barındırıyor.
Çevreyi bir an önce keşfetmek için arabayı girişteki küçük otoparka bıraktık. Etraf çok kalabalık değildi. Yeşilliklerin içinden piknik alanına doğru ilerledik.
Hemen piknik alanın orada, ilk şelale karşıladı bizi.
Suyun rengine, berraklığına hayran kalaraktan küçük göletin yanından değirmene ilerledik.
Değirmenin yanından geçip çok dik olmayan basamaklı yoldan sağa sola bakına bakına yürümeye devam ettik.
Arada su kenarında takılan iki küçük kurbağayla selamlaştık.
Su boyunca tırmanarak ikinci değirmene vardık. Kaderine terk edilmiş tarihi değirmenin yanında bir cafe vardı, burada biraz soluklandık. Devam etmek istemeyenler değirmenden geri döndüler zira buradan sonra vadi iyice sarplaşıyor.
Hadi dedik, devam...
Ormanın içindeki patikadan yürüdük bir süre ama şelalelerin sesi var kendisi yok. Kaynağa kadar çıkmadan dönmeyeceğimize göre sesi takip ettik, aradan kenardan bir yol bulup dere kenarına varmayı başardık.
Peşi sıra gelen şelalelerin yanından kaynağa doğru birer birer tırmandık.
Manzara o kadar güzel ve rahatlatıcı ki; etrafta tek tük insan var; orman, ağaçlar, su sesi, herşey çok doğal...
Biz bata çıka, suların üstünden seke seke, "tuzlu ayran" tabelalarını takip ede ede, sonunda kaynağa vardık.
Kaynaktan ileri ne var bilmem...kesif orman ta tepelere kadar devam ediyordu.
Yokuş yukarı çıkmaktan yorulmuştuk, vardığımıza sevindik.
Kaynağa varmanın şerefine, derme çatma cafe'nin derme çatma taburelerine oturup yol boyunca hayalini kurduğumuz tuzlu ayrandan iki tane söyledik.