30 Nisan 2017 Pazar

Pazar Çerezi

Bugün biraz İngilizlerden, İngilizlerin kendilerine has özelliklerinden bahsedelim.




- Teşekkür etmeye bayılıyorlar. Açılışı teşekkürle, kapanışı teşekkürle yapıyorlar. Belediye otobüsüne binerken teşekkür, inerken teşekkür, para öderken teşekkür, para üstü alırken teşekkür... Telefonda konuşurken ya da e-posta ile yazışırken en az üç kez takdir edilirsiniz ve aynı şekilde edersiniz.

- Trafikte dalıp ışıkların yeşile döndüğünü fark etmediğinizde korna çalana size hatırlattığı için otuz şekilde teşekkür etmek de çok normal; yol veren araca el sallayıp, dörtlüleri yakıp, uzunlarla göz kırpıp, kendinizi teşekkür etmek için paralamak da...

- 3 al 2 öde, 2 al 1 öde gibi kampanyalar olmazsa olmazları. Markette bir şeyden bir tane alınca kendinizi kötü hissettiriyorlar. Birer tane almaya gidip bedava diye herşeyden üçer tane alıp dönmek olası.

- Toplu taşıma araçlarında durağa daha yaklaşmadan dakikalar öncesinden kapıya yaklaşıp hazır olda beklemek.

- Telefon konuşmasını sonlandırırken bilmem kaç kere karşılıklı vedalaşmak.

- Nedenli nedensiz bir çok sebepten dolayı özür dileyebilmek; birinin dikkatini çekerken, asansöre binerken, inerken, buluşma yerine erken gidince, geç gidince, toplu taşıma aracında boş koltuktaki çantanın yerine oturmak için rica ederken, biri sizin ayağınıza basınca, kendinizi yorgun hissettiğinizde, size kapıyı tutan kişiye...

- Güneş görünce kendilerini sokağa atmak. Bu gerçek. Güneş bulutların arasından bir saatliğine bile kendini gösterecek olsa o piknik çantaları hazırlanır, barbeküler yakılır, güneş kremleri badana boya sürülür, gözlükler takılır, cabrio arabaların üstü açılır ve illa ki en az bir kaç erkek denizden yeni çıkmış gibi sokakta üstsüz dolaşır.

- Havanın kasvetli ve yağmurlu olmasından yakınmayı pek severler ama iki gün hava 25 derece olsa çok sıcak diye kendilerini nereye atacaklarını bilemezler. Bu ülkede havanın biraz sıcak olması haber olur.

- Her etkinlikte ya go-karting ya da paintball turnuvası düzenlemek.

- Pazar rostosu olmazsa olmazları (bizdeki karşılığı tandır olabilir). Ağır ateşte pişmiş rostoluk et, yanında gravy (et suyundan sos), patates, sebzeler ve Yorkshire pudding dedikleri üstüne et suyunun konduğu fırında pişmiş hamuru her pazar tercihen publarda (birahane) tüketmek şart. Pazar günü publar ana baba, çoluk çocuk dolu. Lezzetlisi var bütün gün tezgahta beklemekten buz gibi olmuş tatsız tutsuzu var. Ama anladığım rosto bahane, asıl olan pazar günü maaile gidicek kapı bulup bütün gün bira içmek.

- Banka tatili... Yılda bir kaç Pazartesi bankaların kapalı olması burada tatil demek. Ve tatil de ev tamiri demek. Bu da bizi diğer maddemiz olan...

-İngilizlerin DIY yani kendin-yap merakına götürüyor. Ev tamirine bayılıyorlar ya da hayat pahallığından kendileri yapmak zorunda kalıyorlar. Televizyonlar sabahtan akşama ev yenileme programları ile dolu; açık arttırmadan ev alırsınız, evinizi ucuza dekore edersiniz, yeni bir bölgeden ev bakarsınız, hatta kıtalar aşırı ev ararsınız, evinizi satarken çabuk satılsın diye evi makyajlarsınız, bir odanızı değiştirtirsiniz, bahçenizi yıkıp şuraya bir havuz buraya bir saksı koyarsınız ama illa ki o eve birşeyler yaparsınız ve hepsini yaparken televizyoncuları çağırıp herkesle paylaşırsınız ya da en basitinden oturduğunuz yerde hazır yapılmışları seyredip hayal kurarsınız.

- Marmite! Herkes bundan bahsediyor, ya severmişiniz ya nefret edermişiniz. Kendisi bira yapımından arta kalan mayaymış; koyu kahverengi, çok tuzlu, yapışkan, koyu macun kıvamında.

Sizin de dikkatinizi çeken, farklı gelen özellikleri var mı?

Hiç yorum yok: