Bense Ağustos gezilerinin fotoğraflarını paylaşmayı bitiremedim.
Bir kere en başta, Ağustos ayındaki Cape Town seyahati var. Güney Afrika'nın incisi, buraya yazılmak için tonla çekilen fotoğrafları istiflememi bekliyor.
Onlar hazırlana dursun, hadi bugün Atlantik okyanusunun başka bir kıyısına, Yorkshire'ın Kuzey Deniz'ine bakan güzelim kumsallarına gidelim.
İlk durağımız Bridlington.
Göz alabildiğine muhteşem kumsalı olan sahil kasabası. Koş, oyna, zıpla, ne istersen yap; öyle güzel bir yer.
Peki yüzelim, güneşlenelim derseniz... o bence biraz zor. Deniz buz gibi ve karanlık, güneş ise bir var bir yok.
Ülke İngiltere, hatta İngiltere'nin de kuzeyi olunca denize girmeyi hiç düşünmedik bile.
Yani kumsala mayolarımız ve plaj havlularımız yerine battaniyelerimiz ve piknik sepetimizle gittik.
Piknikten önce kumsalda yürüyüş yaptık.
Deniz havasından muhtemelen beklediğimizden çabuk acıktık. Kuytuda bir yer bulup pikniğe geçtik.
Yemek üstüne biraz güneşlenelim derken de bardaktan boşalırcasına yağmur yedik.
Buraların havası böyle napalım. Derhal toplandık. Filey'e doğru yola çıktık.
Küçük, sevimli balıkçı kasabası Filey, Bridlington'dan arabayla yirmi dakika mesafede.
Filey'e vardığımızda yağmur geçip güneş çıkmıştı.
Kasabada ilk dikkatimizi çeken, karada denizin geri gelmesini bekleyen tekneler oldu.
Deniz göz alabildiğine çekilmişti. Gel git saatlerini kumsalın girişine asmışlar. Kimse kumsalda uyuya kalıp, gözünü açtığında kendini denizde bulmasın diye olsa gerek.
Sahil boyunca gezinip küçük dükkanlara göz attık.
Sonrasında Scarborough'ya geçmek üzere yola çıktık.
Bir yirmi dakika daha yol gittikten sonra Scarborough'daydık.
Burası Yorkshire bölgesinin en büyük ve en popüler sayfiye bölgesi. Yerli turistlerin tatil yapmak ve kafa dinlemek için tercik ettikleri bir yer.
Şehir merkezi, Bridlington ve Filey'e göre daha büyük ve daha kalabalık; bir çok dükkan ve restoran var. Özellikle de oyun salonlarından geçilmiyor. Oyun salonlarının en ilgi gören oyunu ise makinaya iki kuruş atarak diğer iki kuruşları düşürmeye çalışmak.
Ne kadar anlamsız diyeceğiniz bir oyun inanılmaz takıntı yapıyor. İngilizler buna fena sarmış. Herkesin elinde koli koli iki kuruşlar. Bir sürü kazansanız ne olucak, nerede harcayacaksınız!
Onları bakır kuruşlarıyla bırakıp biraz kumsalda yürüdük.
Sahilden yukarı çıkıp biraz da tepesinde gezindik.
Güney sahilini köşe bucak gezdikten sonra da kuzey sahiline geçtik.
Burada mavi bayraklı plaj karşılıyor bizi. Plaj mavi bayraklı ama denize giren kaç kişidir bilmiyorum. Zaten saat iyice ilerlediği için kumsalda pek kimse de kalmamıştı.
Plajın gerisine dizilmiş günlük veya haftalık kiralanan rengarenk kulübeler ise çok sevimlilerdi. İçlerinde küçük bir mutfak, masa ve sandalyeler varmış. Genelde insanlar mangal yapmak, güneşlenmek ya da geleni gideni seyretmek için tutuyormuş bunları.
Güzel Scarborough'yu da gezdikten sonra eve dönmek üzere çıktık yola.
Günün üç sahil kasabasını da çok beğendim ama favorim Bridlington'dı.
Deniz havası almaya Bridlington'a yine uğrarız gibime geliyor...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder