27 Mayıs 2015 Çarşamba

Seyahat Tüyoları

Uçak yolculuğu yapmanın en keyifli kısmı nedir...

Rahat Uçak Yoluculuğu Tüyoları ipuçları Seyahat Gezi Rehberi

Diye sormuş olsanız, en hızlı şekilde uzak memleketlere gidebilmek derdim.

Sevdiğim ve tercih ettiğim iki ulaşım aracı var; arabalar ve uçaklar.

Hatta uçak arabalar olsa kesin favorim onlar olurdu.

Henüz uçan bir arabamız olmadığından Türkiye'ye ve deniz aşırı birçok yere hali hazırdaki uçakla gidiyoruz.

Ne kadar hızlı olsalar da yine bir yere kadar. Bazı yolculuklarımız bir saat sürerken bazıları 12 saate kadar çıkabiliyor.

Kısa olanlar hadi neyse hop havalandık, sağa sola baktık, çay kahve içtik deyip biterken bazıları üst üste üç film izleseniz bile geçmek bilmiyor.

Biz de ister istemez bu yollarda çok tecrübe edindik.

Gelelim bu süreçte öğrendiklerimize...

Şeşi beş olmadan nasıl rahat uçak yolculuğu yapar olduk?

1. Kabin içi bavulu hazırlamak: Başrolde olması gerekenler...

Önceleri bavuluma sığmayanları kabin içine atardım, detaylı neler konmalı diye hiç düşünmezdim.

Aktarmalı uçuşlardan birinde varış noktasında bavula kavuşamayıp bir iki gün bavulsuz kalınca aydınlanma yaşadım.

Bundan böyle, aktarmalı gideceksek, yanımıza bir çift yedek çorap, çamaşır, tshirt, bakım çantası (likitler 100 ml.'yi geçmemeli) ve ilaç çantası (ağrı kesici, mide ve bağırsak düzenleyici) almayı ihmal etmiyoruz.

Takı, para, cüzdan, elektronik eşya, kıymetli ne varsa onları da kabin içi ya da el çantasına koyuyorum.

2. Uçakta yer beğenmek:  Koridor mu cam kenarı mı?

Bence koridor...

Uçağa binerken kolaylık oluyor. Bir an önce uçağa kavuşmak isteyen aceleci yolcular bindikten sonra, sakin sakin yerime geçmek büyük rahatlık. (Eliniz kolunuz doluysa şayet koyacak yer kalmayabilir telaşı olabilir. Bu da bohçacı gibi yolculuk yapmanın çok rahatsız edici olacağı maddesine götürecek.)

Oturup kalkması rahat, hele ki uzun yolculuklarda kimseyi rahatsız etmeden kalkıp yürüme, ihtiyaç giderme imkanı var. Yok ben uçağa bindiğim gibi uyurum, hiç yerimden kımıldamam derseniz koridor uymayabilir tabii, o zaman pencere kenarında kendi halinizde takılabilirsiniz.

3. Check-in yapmak: Peki ortada kim oturacak?

Maalesef sona kalan dona kalıyor, kimse ortada oturmak istemiyor.

O yüzden bileti aldığımda telefonun alarmını binişten 24 saat öncesine kuruyorum ki online check-in yapmayı unutmayayım. Bir gün önceden kayıt yaparsam hem uçaktaki yerimi garantilemiş oluyorum hem de istediğim yeri tercih etme şansım oluyor. (Başıma gelmedi değil hani, check-in yapmayı unutup saf saf havaalanına gittim, havayolu şirketi fazla bilet sattığı için ben ve benim gibi kayıt yapmayanlar açıkta kaldık!)

4. İki kişi seyahat etmek: Orta sıra problemine farklı bir çözüm.

İki kişi olunca birimiz cam kenarı birimiz de koridor kenarı yer alıyoruz bu durumda kimse ortadaki yeri seçmek istemiyor. Uçak da dolu değilse orta sıra muhtemelen boş kalıyor, rahat rahat yolculuk yapılıyor.

Ola ki uçak doluysa ve araya biri gelmişse o zaman ortadakinin bizden biriyle yer değiştirmeyi kabul etmesi zaten büyük olasılık.

5. Uçakta yemek: Uzun yolculuklarda illa acıkıyorum.

Bazıları yolculuklarda yemek yemeyin, sürekli oturduğunuz için rahatsızlık yapabilir dese de ben bilmem, acıkınca mecburen yiyorum.

Ne var ki, uçak yemekleri genelde lezzetli değiller. Yemekler ya yenecek gibi olmuyor ya da daha iyisi hiç olmuyor. Bu yüzden yanıma fındık, fıstık, kuru kayısı, hurmadan oluşan yolluk alıyorum. Uçağa binmeden çantaya bir şişe de su koyuyorum, hostes arayıp bulmaktan daha kolay oluyor.

Bu arada çay, kahve, kafeinli ve alkollü içecek de içmeyin derler. Ben bizzat denemedim, çayımı kahvemi hep içerim. Ama yine de aklımızda olsun, bir bildikleri vardır muhakkak.

6. Uçakta eğlenmek: Hadi bakalım buna ne yazılır şimdi...

Defter, kalem çantamda ilk başta olması gerekenler. Çok bariz ama atlanabiliyor, hem nerede ne zaman ilham geleceği belli olmaz. Bazen de uçakta dağıtılan gümrük formlarını doldurmak için lazım oluyor. Peki eğlence için dersek, yaratıcılığımıza kalmış, Hong Kong'a giderken saatlerce isim şehir oynamışlığımız var mesela.

Kitap, dergi, telefon, tablet can sıkıntısına birebir. Uçakların kendi eğlence sistemleri varsa gene iyi ama ya yoksa... Hazırlıklı olmakta fayda var.

Ha bir de kulaklık mevzusu var. Hiç sevemedim o dağıtılanları, hem rahatsızlar hem de temiz olduklarını hiç sanmıyorum, ben de kendi kulaklığımı yanımda taşıyorum.

7. Bavula kavuşmak: En nihayetinde bavul işte ama olmazsa olmuyor.

Taşıma bandında bavulların hepsi birbirine benziyor. Birinin bavulumu kendi bavulu gibi alıp gitmesini istemem. Sonrasında eşyalarımın olmadığına mı yanayım yoksa başka birinin ellerinde olduğuna mı... O yüzden bavulun sapına en fosforlusundan kurdela bağlarım. Hem çabuk seçiliyor hem de kimse yanlışlıkla yüklenip gitmiyor.

8. Bavula kavuşmak 2: Bavul önemli bir mevzu yine de...

Bavul bir şekilde gelemez ya da kaybolursa belki işe yarayabilir diye bavulu vermeden fotoğrafını çekiyorum artık. (Vietnam'da bir bavulu anlatana kadar iyi dil döktük, o zaman elimizde resim olsaymış iyi olurmuş. Bir tecrübe bin nasihat işte....)

9. Arabaya kavuşmak: Yolculuk sonrasında otoparkta araba aramak en güzeli!

Otoparka araba bırakmışsak, yol yorgunu nerede olduğunu hatırlayamıyorsak ve elimizde bavullarla havaalanı otoparkında fellik fellik araba arıyorsak, vay halimize.

İşte bu yüzden arabayı park edince telefonla hemen fotosunu çekiyoruz. Gözünü seveyim şu teknolojinin, herşeyin mi fotoğrafı çekilir! (Ya telefon kaybolursa dersem bir de üstüne kendime email atarım kaymaklı kadayıf olur.)

Hepsi tamam da şu hep son dakikaya kalan bavul hazırlama işini nasıl halledeceğiz bilmiyorum...

Hiç yorum yok: